Fay hattında bir ortaklık: Cumhur İttifakı



Başkanlık sistemine Devlet Bahçeli’nin göz kırpmasıyla başlamıştı AKP-MHP ortaklığı. “Meclis’e getirirlerse onay veririz” diyerek referandumun önünü açmıştı MHP lideri. Referandum süreciyle beraber de her geçen gün birbirine yaklaşmaya, hatta iç içe geçmeye başladı bu iki parti. Seçim sürecinin startını da yine Bahçeli vermişti. Normalde 2019’da yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlemento seçimleri için “erken seçim”i ilk kez gündeme getiren oydu. 

İYİ Parti’nin Akşener önderliğinde kurulması, toplum nezdinde ilgi çekici olması ve birçok konuda AKP ile aynı söylemlerde bulunulması Bahçeli’nin alanını daraltmıştı. Diğer yanda da AKP, seçimlerde hem parlemento çoğunluğunu hem de cumhurbaşkanlığında yüzde 50’yi yakalamak için MHP’yi uygun bir adres olarak görmüştü.Böylece, kısa bir süre öncesine kadar birbirine demediğini bırakmayan iki partinin bir araya gelmesi kaçınılmaz hale gelmişti. Cumhur İttifakı işte bu şekilde (BBP de eklenerek) kuruldu. MHP, “kimsenin şaşırmayacağı üzere” cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkladı.

Ancak son zamanlarda, bu ortaklığın yansıtmaya çalıştığı tek ses yerini belirgin homurdanmalara bıraktı.MHP’nin ciddi sayıda seçmenini İYİ Parti’ye kaptırma ihtimalinin günbegün artması, parti içinde bile Erdoğan’ı desteklemeyeceğini açıklayan milletvekillerinin olması, AKP’nin beklentisinin aksine MHP ile birlikteliğin milliyetçi oyları konsolide edememesi.. Bu gibi unsurlardan dolayı iktidar partisi cenahında MHP’ye olan bakış açısı “destekleyici ortak”tan “sırtta taşınan bir yük” e doğru gitgide evrilmeye başladı. 

Bunun dışında, bazı konularda da iki parti arasında bir tür yol ayrımı oluştu. Buna en yakın örnek ise genel af konusu. Bahçeli’nin birkaç kez dile getirmesine ve hatta şu an hapiste olan Alaattin Çakıcı’yı hastanede ziyaret etmesine rağmen AKP böyle bir konunun gündemlerinde olmadığını dile getirdi ve konu hakkındaki süreç iki parti arasında bir tür kısır döngü haline geldi. 

Fakat tüm bunlardan daha net ve somut çatırdama bundan 5 gün önce yaşandı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Kayseri’de yaptığı konuşma iki parti arasındaki gerilimi su yüzüne çıkardı: 

“İttifak hukukunu zedeleyen özellikle AKP’li milletvekili adayları, kendinize dikkat edin. MHP üzerinde oyun oynamaya kalkmayın. MHP’yi dışlamaya gücünüz yetmeyecektir. Bunu böyle biliniz”

Bunun üzerine MHP’den AKP’ye geçmiş olan Tuğrul Türkeş’in katıldığı televizyon programındaki açıklamalar da konuyu bambaşka bir boyuta taşıdı: 

“Cumhur İttifakı 24 Haziran seçimlerinden sonra sona erecek. Sayın Bahçeli, 24 Haziran sonrası AKP’nin iktidara yalnız devam edeceğinin işaretini veriyor”

Her ne kadar gerginlik veya çatırdama iddiaları “fitne, fesat” kelimeleriyle yalanlansa da artık Cumhur İttifakı’nın iki baş aktörü MHP ile AKP’nin arasındaki ortaklığın temeli sağlam gözükmüyor. Her iki tarafın da birbirine seçim sürecinin başında hissettiği gereksinim yerini derin bir pişmanlık ve hoşnutsuzluğa bırakmış durumda. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Strateji mi yoksa basiretsizlik mi?

"Millet İttifakı"

Avantajları, dezavantajlarıyla Meral Akşener