"Millet İttifakı"



Mayıs ayının ilk günleri muhalefetin “ittifak bloku” haberleriyle başladı. Buna göre, CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ittifak grubu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması durumunda, aralarından hangi cumhurbaşkanı adayı en yüksek oyu alırsa o adayın çatısı altında buluşacak. Bunun yanında Meclis’te çoğunluğu sağlama amaçlı olarak, kritik bölgelerde milletvekili adaylıkları için de ittifak olacak. Bana kalırsa, bu durumun muhalefet için hem olası iyi yönleri hem de belirsiz yönleri var. İyi yönlerinden başlayacak olursak:

1)Topluma verilen mesaj 

İttifak yapan partilerin kuruluş ilkelerine, temel ideolojilerine bakacak olursak bazı partilerin yan yana gelmesinin bile imkansız olduğu anlaşılabilir. Fakat bu 4 parti, tüm bunları geride bırakarak topluma parlementer rejimin, kuvvetler ayrılığı, hukuk üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi olguların ideolojiler ve ilkeler üstü olduğunu net bir dille aktarabilirse toplum nezdinde ciddi bir destek alacaktır.

2) İkinci tur öncesinde kaynaşma imkanı 

Cumhurbaşkanı seçimlerinde 1.tur ile 2.tur arasında 14 günlük bir süre var. Her ne kadar muhalefet partileri hangi cumhurbaşkanı adayı ikinci tura kalırsa destekleyeceklerini önceden belirtmiş olsalar da bunu somut hale getirmek, hem seçmenin bu kısa denebilecek 14 gün içerisinde rotasını oluşturması, bir bakıma aynı ideal doğrultusunda “kaynaşması”, hem de partilerin daha organize bir şekilde hareket etmesi bakımından oldukça önemli.

Peki bu durumun yaratacağı belirsiz yönler neler?

1) HDP çıkmazı

Şu bir gerçek ki, cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci tura kalması halinde en belirleyici unsurlardan biri Kürt seçmenlerin oy tercihi olacak. Bu sebeple, ittifakın dışında kalan ve özellikle Kürt seçmenler tarafından yadsınamaz bir oy potansiyeline sahip olan HDP’nin yokluğunda ittifak blokunun parti seçmenlerini nasıl yanına çekeceği merak konusu. 


2) “Çatırdama” riski

Her ittifakın doğurduğu olumlu ihtimallerin yanında olumsuz ihtimaller de vardır. Muhalefetin yaptığı ittifakın etrafında birleştiği ilkeler son derece önemli. Ancak, ittifak içerisinde olası ciddi bir anlaşmazlık ve partiler üstü ilkelerin dışına çıkılıp her partinin kendi ideolojisini kabul ettirme arayışına girmesiyle oluşabilecek “çatırdama”, cumhurbaşkanı seçimlerini birinci turda sonlandırabilir.  Bu senaryo, şu an için her ne kadar uzak görülse de siyasette 1 saat içinde bile çok şey değişebiliyor. 


Her seçim döneminde durumun kritikliğini belirtmek klasikleşmiştir. Ancak bu seçim, hiç bir araya gelmeyen partilerin bile yan yana seçime girmesiyle, ideolojilerin hiç olmadığı kadar arka plana atılmasıyla hiç olmadığı kadar kritik olduğunu her geçen gün göstermektedir. Aslında bir bakıma Türkiye, yeni cumhurbaşkanından ziyade tercih ettiği rejimi oylayacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Strateji mi yoksa basiretsizlik mi?

Avantajları, dezavantajlarıyla Meral Akşener