Marankizm


Kuşkusuz, sandığa gitmek, vatandaşın bireysel hak ve özgürlüğüyle seçimini yapması demokraside olmazsa olmaz bir unsur. Ancak sandık, demokrasi için bir araç rolünden çıkarak, ülkede demokratik bir ortam olduğuna dair tek kanıt rolüne bürünüyorsa durum pek iç açıcı değildir. Sandıktan çıkan sonuç, kazananlar dışında kaybedenleri de hiçe saymamalı veya kazananlar tarafından bir nevi cezalandırılmamalıdır. 

Türkiye, yaklaşık 1 ay sonra “cumhurbaşkanlığı seçimi” adı altında aslında tercih ettiği yönetim sistemini oylayacak. Sokağa çıksanız neredeyse herkes bu seçimin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu belirtebilir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinin peşinden gidenler ile tüm kuvvetlerin tek bir elde toplanmasını isteyenler iki ana hattı oluşturuyor. Fakat ne yazık ki, son yıllarda gittikçe artan kutuplaşma sebebiyle bu iki ana hat arasındaki toplumsal gerginlik ihtimali endişe verici bir şekilde ortada duruyor. 

ahmet maranki ile ilgili görsel sonucuÜlkenin tabiri caizse karpuz gibi ortadan ikiye ayrıldığı, ülkenin yarısının kendisini azınlık hissettiği ve sonucu merakla beklenen cumhurbaşkanlığı seçimlerine 1 aydan az kaldığı bir dönemde Ahmet Maranki, televizyonda şu tüyler ürpertici sözleri sarf etti: 

“Şayet olursa gidecek hiç bir yerimiz yok. Benim umudum onun için Kaf Dağı’nın arkasında 25 Haziran’da... Olmadı zaten o zaman artık Belgrad Ormanı’nda ağacın dibinde talim şeyimizi oraya gömdük. Çıkaracağız sokağa artık…”

Herkesin aklından çıkarmak istediği bu korkunç senaryoyu, tehditvari bir şekilde TV ekranlarında söyleyerek, her kesimi kışkırtmak ve bunu bile isteye yapmak akıl alır gibi değil. Bu sözler, kimileri için sandığın demokrasideki araç rolünden ziyade, toplumun önüne koyulan sandıktan arzuladığı sonuç çıkmaması halinde sonuçları kabul etmeyerek başka yollara başvurmak gerektiğine inananların varolduğunun kanıtıdır. 

Hangi ideolojiden veya “karpuzun hangi tarafından” olursa olsun, bu gibi toplumda huzursuzluk ve ayrışmaya yol açacak söylemleri dile getirenler kadar tehlikeli olan bir şey var ise o da bu açıklamalara “alışarak” gerekli tepkiyi göstermemek ve bu kişilerin yargı önünde caydırıcı cezaları almamalarıdır. 

Çünkü, bir ülkede demokrasinin olduğunun göstergesi büyük, kare şeklindeki sandıklar değil, toplumdaki her bireyin, hangi inançtan, hangi ideolojiden olursa olsun huzur içinde yaşamasıdır. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Strateji mi yoksa basiretsizlik mi?

"Millet İttifakı"

Avantajları, dezavantajlarıyla Meral Akşener