Muharrem İnce: Tabana mı yoksa Türkiye'ye mi güvence?


4 Mayıs cuma günü, çoğu insanın beklediği üzere Muharrem ince ana muhalefet partisinin cumhurbaşkanı adayı oldu. Kemal Kılıçdaroğlu ismi henüz açıklamadan sabah saatlerinde net bilgiler gelmeye başlamıştı. Hatta slogan bile belli olmuştu: “Türkiye’ye güvence Muharrem İnce”. Peki Muharrem İnce gerçekten tüm Türkiye’nin adayı olma potansiyeline sahip mi?

Evvela, İnce’nin cumhurbaşkanı adayı olarak yaptığı ilk konuşmada tüm Türkiye’nin adayı olacağını belirterek CHP rozetini genel başkana emanet etmesi, bunun karşılığında da Kılıçdaroğlu’nun kendisine Türk bayrağı rozeti takması anlamlı bir giriş oldu. İnce, konuşmasının devamında da tüm vatandaşları kapsayıcı dili kullanmaya özen gösterdi. 

Şu bir gerçek ki CHP, Muharrem İnce’yi aday göstererek diğer muhalefet adaylarına oy eğilimi gösterebilecek seçmenlerinin kendi adayına oy vermesini hedefledi. Adayın isminin açıklandığı cuma gününe kadar parti tabanında gitgide artan İnce sesleri durumu zaten neredeyse geri dönülmez bir noktaya taşımıştı. Bu sebeple başka bir adayın açıklanması, parti içinde homurdanmalara sebep olabilir ve seçime bu kadar az bir süre kalmışken CHP’ye parti içi birliği sağlama konusunda vakit kaybettirebilirdi. Bu anlamda İnce’nin kendi tabanından hatırı sayılır bir oy alacağı söylenebilir. Ancak, İnce’nin ikinci tura kalması halinde kendi adı altında bir konsensüs oluşturması için CHP tabanı dışında milliyetçi seçmenden, Kürt seçmenden, hatta ve hatta ülkenin durumunu ciddi anlamda sorgulayan muhafazakar seçmenden oy alması gerektiği de apaçık ortada. 

Muharrem İnce’nin öne çıkan “ulusalcı” kimliği, oyunu ilk turda Meral Akşener’e verecek olan milliyetçi seçmeni kendine yakın tutabilir. Seçim süreci boyunca muhalefet kanadında en yüksek oy potansiyeline sahip olarak lanse edilen Akşener ve İnce’nin (seçim ikinci tura kalırsa, hangi aday en yüksek oyu alırsa alsın) birbirleriyle dayanışma içinde olmaları da etkili olacaktır. 

Seçimin, bana kalırsa, belirleyici unsuru olan Kürt seçmeni konusunda ise İnce’nin nasıl bir politika izleyeceği merak konusu. Bu bağlamda Edirne’de cezaevinde bulunan, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edeceğini açıklaması oldukça önemli. Ayrıca Meclis’te milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda partisine karşı çıkıp “Hayır” oyu vermesi,  kendisinin HDP seçmeni nezdinde destek almasını sağlayabilir. 

Muhafazakar seçmen özelinde Muharrem İnce’nin muhtemelen vurgulayacağı nokta kendisinin geldiği muhafazakar aile yapısı olacaktır. Bunun dışında “Millet ittifakı” nın temel maddeleri olan kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğü gibi konuların altını çizdiği sürece ülkenin durumunu sorgulayan muhafazakar kesimde ilgi uyandırabilir. 

Ülkenin karpuz gibi ortadan ikiye bölündüğü ve hiç olmadığı kadar kutuplaştığı bir ortamda tüm ülkeye hitap eden bir cumhurbaşkanı olmak pek de kolay değil. Ancak ve ancak idealist bir stratejiyle çoğulcu demokrasinin önemi tüm vatandaşlara aşılanırsa İnce’nin adaylığını açıkladığı ilk gün göğsüne taktığı Türk bayrağı rozeti anlamlı hale gelebilir. Kısacası, İnce’nin yalnızca tabana mı yoksa Türkiye’ye mi güvence olduğu sorusunun cevabı yine bizzat İnce’nin izleyeceği politikada ve bu politikanın istikrarında saklı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Strateji mi yoksa basiretsizlik mi?

"Millet İttifakı"

Avantajları, dezavantajlarıyla Meral Akşener