Çatı aday? Gül?


24 Haziran 2018. Bu tarihi önümüzdeki 2 ay boyunca sıklıkla duyacağız. Türkiye, muhtemelen gelecekte de kitaplarda yerini alacak, tarihi bir erken seçime tanıklık edecek.

Vakit dar, herkesin kafasındaki sorular ise oldukça fazla. En gündemde olanlarından biri ise muhalefetin Abdullah Gül’ün ortak aday olarak gösterip göstermeyeceği.

Bildiğiniz üzere erken seçim tarihi ilan edildikten sonra tüm liderler görüşmeler gerçekleştirdi, dikkat çekici açıklamalar yaptı. Şu ana kadar en dikkat çekici olay ana muhalefet partisi CHP’nin seçimlerde sıkıntı yaşamaması için İYİ Parti’ye 15 milletvekilini “emanet” etmesi oldu. Şimdilerde muhalefet kanadının çoğunluğundan takdir gören, iktidar kanadında ise “Güneş Motel” benzetmesi yapılarak büyük tepkilere yol açan bu durum uzun süre konuşulacağa benziyor. Peki, CHP ve İYİ Parti bu denli kararlılıkla aynı yola ilerlerken, seçim sürecinin kilit partisi noktasına gelen Saadet Partisi’yle de dirsek teması kurarken üç partinin de onayladığı bir “çatı aday” olur mu? Olursa bu kişi Abdullah Gül olur mu?

Bana kalırsa her iki sorunun cevabı da “hayır.” 

İlk sorudan başlayacak olursak, iki turlu bir seçimde ve bu şartlarda muhalefetin “çatı aday” çıkarması oldukça riskli bir durum. Muhalefet kanadının CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP olarak 4 farklı adayla seçimlere girmesi, muhalefet oylarının bölünmesi durumunun aksine, Erdoğan’a oy veren veya halen kararsız olan seçmenlerden oy kapma ihtimalini yükseltiyor. Bir bakıma, adayların fazlalığı ve çeşitliliği orantılı bir şekilde seçimin ikinci tura kalma ihtimalini güçlendiriyor. Parti özelinde bakacak olursak da bu durumun imkansıza yakın olduğunu söylemek mümkün. Çünkü, Saadet-CHP-İYİ Parti ittifakının tek aday çıkartma durumu ancak Saadet-CHP ikilisinin de Meral Akşener’i desteklemesinden veya Meral Akşener’in çatı aday için adaylıktan çekilmesinden geçiyor. Şu ana kadar yapılan açıklamalardan böyle bir ihtimalin “kesişim kümesi”nin bulunmadığı açıkça ortada.

Gelelim “çatı aday” çıkması halinde bu kişinin Gül olup olamayacağına. Aslında bu durum, kendi içinde ciddi engeller taşıyor. Saadet Partisi ekseninde baktığımızda ortada pek bir sorun yok. Genel başkan Karamollaoğlu’nun açıklamalarından ve Gül ile yapacağı görüşmeden partinin gönlünde yatan kişinin Gül olduğunu anlamak pek de zor değil. İYİ Parti açısından, az önce belirttiğimiz üzere, zaten böyle bir durum söz konusu bile değil. Meral Akşener adaylığını kesin ve net bir şekilde vurgulayarak kapısını bu ihtimale kapattı. CHP ise şu ana kadar bu konuda soru işaretleri barındırıyor. Kılıçdaroğlu’nun Gül konusunda kapıyı tam olarak kapatmaması, ve çatı aday için İYİ Parti’yle görüşüldüğü iddiası bu dedikoduları arttırsa da ben Kılıçdaroğlu’nun bu iddiaları bilerek ısıttığını, bir başka deyişle hedef şaşırtarak “esas aday”ın açıklanana kadar yıpranmamasını sağlamaya çalıştığını düşünmekteyim. Çünkü CHP içinde bakıldığında bile Gül aday olarak gösterilirse CHP seçmenlerinin kendisine ne kadar sıcak bakacağı oldukça meçhul. 

Kısacası “çatı aday” formülünün ve bu kişinin Abdullah Gül olma ihtimalinin, seçimin getirdiği “%50 barajı”ndan önce aşması gereken birçok önemli, aynı formülde yer alamayan “iç baraj”ları var. Önümüzdeki günler, birçok sorumuza cevap alacağımız ancak o cevapların da bambaşka sorular ortaya çıkardığı günlere gebe olacak gibi duruyor. Bekleyip göreceğiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Strateji mi yoksa basiretsizlik mi?

"Millet İttifakı"

Avantajları, dezavantajlarıyla Meral Akşener