Demokrasi İçin


"Sana katılmıyorum ama fikirlerine saygı duyuyorum."

                Bu topraklarda bu cümleyi duymak hiçbir zaman pek kolay olmadı. Halbuki, çoğumuzun ulaşmayı hayal ettiği demokrasinin temelinde bu cümle yatıyor. 


                Bundan  2 ay önce bir temmuz gecesibir kabus yaşadı bu ülke. O geceye kadar, insanların birbirine katılıp katılmamayı değil katlanıp katlanamadığını sorguladığı ortamda yaşıyorduk. Kutuplaşmanın gittikçe arttığı, herkesin kendi değerlerine körü körüne, daha doğrusu fanatizm boyutlarında sarıldığı bir ortam.

                Süregelen kutuplaşmalardan ve gerilimden fırsat bilen cani bir yapı, kimilerinin değerlerinin arkasına da sığınıp darbe girişiminde bulundu. Nitekim halk, her kesimiyle ideoloji ve değerler farkı gözetmeksizin bu girişimin karşısında durdu.

                Belki bu cümleleri sayısız kez okudunuz. Ama benim odaklanmak istediğim şey başka.Evet, toplumca bir meczubun korkunç hayallerinin önüne geçmek çok güzel. Evet, siyasi partilerin ortak bir miting düzenlemesi ve toplumu birbirine yaklaştırma çabası da çok güzel. Ama durumu 15 Temmuz öncesi ve sonrası olarak ele aldığımızda bizim gibi düşünmeyene karşı bakışımız ne kadar farklı? Ya da başka bir deyişle düşündüklerimizi herhangi bir çekince yaşamadan dile getirebiliyor muyuz?

                Bu noktada toplumun çok uzun bir süre sonra ortak paydada buluşmanın etkisiyle az da olsa olumlu bir ilerleme olduğu bir gerçek. Ancak maalesef bu ilerleme demokrasi tohumlarını yeşertebilmek için yeterli bir seviyeye henüz ulaşabilmiş değil.

                Zaman geçtikçe birbirimizin fikirlerine saygı duymayarak hareket etmemiz ve yine birbirimizden keskin bir şekilde uzaklaşmamız bu cani planı yapanları sevindirecek; tam aksi olarak fikir özgürlüğü ve "gerçek demokrasi"nin peşinden gitmek, değerini anlamak ise hepimizi bireysel çıkarlarımızdan çok ülkenin menfaatlerini düşünmeye itecektir.

                Bu süreçte dikkat çeken durumlardan biri de Batı'nın Türkiye'de yaşananlara duyarsız yaklaşması oldu. Şimdilerde çoğu analist,Batı'yla ilişkileri kopma noktasına getirmektense kendimizi onlara doğru anlatmamızın elzem olduğunu dile getiriyor. Evet, kesinlikle katılıyorum. Ancak kendinizi Batı'ya ifade etmenin ve dünyaya demokrasi yolunda ilerlediğimizi göstermenin yolu öncelikle içeride birbirimizi anlamaktan ve idealizm odaklı atılacak adımlardan geçiyor.

                Bu topraklara hiçbir zaman tam olarak uğramamış demokrasi kavramını yaratmak için, birbirimize katılmasak da hoşgörüyle yaklaşmak, herkesin özgürlük sınırlarına saygı duymak, "bizden" olmayanı dışlayıcı tavırlardan uzak durmak zorundayız.

                Her şey zamanla...Ve bir de tabii zamanı lehimize işletebilirsek.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Strateji mi yoksa basiretsizlik mi?

"Millet İttifakı"

Avantajları, dezavantajlarıyla Meral Akşener