Seçimlerin Ardından


Birçok duygunun iç içe yaşandığı günlerdir seçim günleri. Sıcağı sıcağına analiz etmek doğru sonuçlar getirmez. Sonuçları sindirerek yorum yapmak daha doğru olandır. Peki, partiler aldığı oylar ne anlama geliyor? Her parti kendi özelinde bu sonuçları nasıl yorumluyor? Ve muhalefet kanadının üstünde oldukça durduğu İnce’nin oy oranı ne anlama geliyor?
AKP
Partinin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmış olsa da aynı başarı parti için geçerli değil. Kasım 2015 seçimlerine göre tam 7 puan kaybeden iktidar partisi, parlementodaki mutlak çoğunluğunu da yitirmiş durumda. Yeni düzenlemelere göre parlementoda artık 600 koltuk var ve AKP bu 600 koltuğun 295’ine sahip oldu.(Kasım 2015: 317) Bu da, seçim öncesi ittifak yapılan MHP’ye 300 milletvekilini geçebilmek için bağlı duruma düşüldüğünü gösteriyor.
MHP
Hiç kuşku yok ki, seçimlerin en büyük sürprizi MHP’den geldi. Herkes, İYİ Parti’nin ortaya çıkması ve AKP ile yapılan ittifak ile MHP’nin oylarının dramatik bir şekilde düşeceğini öngörürken parti Kasım 2015 seçimlerine göre yalnızca 0.8 puan kaybetti. Seçim sonrası yapılan analizler, MHP’nin çoğu seçmen için bir tür “geçiş partisi” rolü üstlendiğini gösterdi. Buna göre partiden (öngörüldüğü gibi) İYİ Parti’ye ciddi bir oy geçişi yaşanırken, oluşan bu oy kaybını geçtiğimiz seçimde AKP’ye oy veren seçmenin bir kısmı bu seçimde MHP’yi tercih ederek kapatmış oldu. Bu sebeple, İYİ Parti’nin aldığı yüzde 10 oy oranında büyük bir dilim eski MHP seçmenlerinden gelmiş olsa da AKP’den kayan oylarla MHP yine yüzde 11’i yakalamış oldu.
Artık MHP, parlementoda kilit parti durumunda. AKP’nin parlementoda 300 milletvekilini bulamamasıyla MHP, seçim öncesindeki “küçük ortak” konumundan “300 koltuğu tamamlayacak ittifak ortağı” konumuna yükseldi. Zaten bu durum MHP’deki isimlerin açıklamalarına da sirayet etti. Devlet Bahçeli, seçim sonrasında MHP’nin artık parlementoda dengeleyici ve denetleyici güç olduğunu vurgularken bazı milletvekilleri de bu minvalde açıklama yaptı.
Seçim öncesinde kulislerde konuşulan ve hatta eski MHP’li yeni AKP’li Tuğrul Türkeş’in de canlı yayında belirtmiş olduğu “seçim sonrası ittifakın sona ermesi” durumu artık mümkün gözükmüyor. AKP’nin çoğunluğu sağlaması için en az 5 koltuğa ihtiyacı var ve o 5 koltuğun MHP’nin hikayesinde artık ciddi bir önemi var.
CHP
Değişen pek bir şey yok. CHP, yıllardır belli bir oy bandında tıkanmış durumda. Kasım 2015 seçimlerine göre 2.8 puan kaybeden ana muhalefet partisinde kaybedilen oyların analizini yapmak pek de zor değil. HDP’nin yüzde 10 barajını geçmesi için verilen stratejik oylar ve İYİ Parti’ye geçiş yapan seçmenle birlikte geçtiğimiz seçimlere göre artan yaklaşık 2.5 milyon seçmen sayısına rağmen parti 800 bin oy kaybetti.
Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrasında “seçimin esas kaybedeni AKP” demesi, seçim gecesi parti mensuplarının kısa süre içerisinde yaptığı tutarsız açıklamalar kendi seçmeninde hayal kırıklığı yaşattı. İnce’nin dikkat çeken performansıyla birlikte CHP de bir değişim rüzgarı yaşanıp yaşanmayacağını zaman gösterecek. Ancak seçim sonrasında parti içinde bir hareketlilik olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

İYİ Parti
İyi Parti’nin seçim performansı için “ne iyi ne kötü” denilebilir. Evet, beklenti daha yüksekti ve partinin seçimler için öngörüleri de bu beklentilerle örtüşüyordu. Bir taraftan bakacak olursak henüz 6 ay önce kurultay yapan ve 15 milletvekili transferiyle seçime katılmama tehlikesini sonlandıran bir partinin kısa sürede yüzde 10 oy oranına ulaşması bir başarı olarak görülebilir. Faka madalyonun öteki yüzüne bakacak olursak, MHP’yi ciddi anlamda eriteceği düşünülen parti bu öngörüyü gerçekleştiremedi ve hem MHP hem de HDP’nin gerisinde kaldı. Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki oy oranı da bier hayli moralleri bozdu. Partinin parlementoda dikkate değer (43) milletvekili sayısı olsa da partinin kurucusu ve lideri Akşener o kişiler arasında değil. İYİ Parti’nin seçim analizini iyi yapması ve seçmenin vurguladığı noktaları bulması partinin ilerleyişi ve Türk siyaset tarihinde yer alması konusunda belirleyici olacaktır.
Saadet Partisi
Beklenti kesinlikle çok daha yüksekti. Bu zamana kadar yüzde 10 barajından dolayı seçmenlerin başka partilere yöneldiği iddia ediliyordu. Saadet Partisi bu seçimlere Millet İttifakı’nın içinde yer alarak girdi. Hedef en az 10 milletvekilini parlementoya sokmaktı.  Fakat öyle olmadı. Parti yüzde 1.3 oy oranıyla beklentilerin uzağında kaldı. Tek teselli, CHP listesinden aday olan 2 Saadet Partilinin milletvekili seçilmesi oldu.
HDP
Bu seçimlerde (ittifakların dışında kalmasıyla) yüzde 10 barajını konuştuğumuz tek parti HDP’ydi. Partinin barajın altında kalmasıyla parlementodaki meclis aritmetiği ciddi anlamda değişiyor ve partinin kazanacağı olası milletvekili sayısı, çoğunlukla AKP’ye olmak üzere, dağıtılıyordu. Bu durum muhalif kanadında “stratejik oy” unsurunun ortaya çıkmasına yol açtı. Bu sebeple, partinin seçim vaatlerinden çok bu durum öne çıktı. HDP’deki isimler de bu meclis aritmetiğini vurgulayan açıklamalar yaptı, pankartlar hazırladı.
Sezai Temelli - Pervin Buldan eş başkanlığı, Selahattin Demirtaş’ın etkisinin çok gerisinde kalmasıa rağmen doğudaki oylarını batıdaki stratejik oylarla birleştiren HDP, barajı aşarak meclise girmeyi başardı.
Muharrem İnce
Partiler özelinde bir analiz olmasına rağmen İnce’nin seçim performansını yazmadan olmaz. Seçim gecesi ortada olmaması ve İsmail Küçükkaya attığı SMS ile seçmenlerinde ciddi bir kırgınlık yaşatmış olsa da İnce’nin 107 miting sonucunda oyların yüzde 30.6’sına sahip oldu. Bu sonuç kendisini cumhurbaşkanı olarak gösteren partiden 8 puan yani 4 milyon seçmen fazla. Her ne kadar Kılıçdaroğlu, İnce’nin partiden yüksek oy almasının normal olduğunu hatta yüzde 35i hedeflediklerini ve İnce’nin bu hedefin altında kaldığını belirtmiş olsa da İnce’nin küçümsenecek bir oy aldığını söylemek hiç de doğru olmaz. Bunun yanı sıra kimileri tarafından yapılan “Ekmeleddin bile yüzde 38 oy aldı” tespitleri de son derece yanlış. İki durum arasında ciddi farklar mevcut. Ekmeleddin İhsanoğlu o dönemin önde gelen muhalefet partileri olan MHP ve CHP tarafından çatı aday gösterilirken, bu seçimlerde hem MHP Recep Tayyip Erdoğan’dan yana saf tuttu hem de diğer muhalefet partilerinin hepsi kendi adayını çıkardı. 
İnce’nin muhalefet kanadında yarattığı etki sürdürülebilir mi? CHP genel başkanlığını mı yoksa yeni bir parti kurmayı mı kendine hedef koyacak? Yoksa Fransa’da Macron’un yaptığı gibi partilerüstü bir figür olarak bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerini mi hedefleyecek? Bu gibi İnce özelinde birçok sorunun cevabını kendisinin 81 ilde yapacağını açıkladığı “teşekkür mitingleri”nden sonra alacağımızı düşünüyorum.
****
Seçim geride kaldı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim sistemi resmi olarak değişti. Parlementoda AKP-MHP ortaklığının nasıl işleyeceği merakla beklenirken, muhalefet kanadının seçim sonuçlarını hatalardan ders çıkararak ve tabiri caizse “züğürt tesellileri”nin arkasına sığınmadan analiz etmeleri ve bu doğrultuda toplumun isteklerine yönelik bir yol çizmeleri elzem gözüküyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Strateji mi yoksa basiretsizlik mi?

"Millet İttifakı"

Avantajları, dezavantajlarıyla Meral Akşener